AİLE HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN YÜKÜMLÜLÜĞÜN İHLALİ SUÇU
1982 Anayasası’ nda aile birliği kavramı “Türk Toplumunun Temeli” olarak düzenleme altına alınmıştır. Evlilik yolu ile birleşen, yakınlık kazanan kişilerin bir araya gelerek oluşturdukları en küçük topluluk ailedir. Aile Hukuku da bu topluluğu oluşturan bireylerin her birinin hak ve görevlerini düzenler.
Aile Hukuku, aileye ilişkin konularla ilgilenen, Medeni Hukuk’ un kapsamı içinde yer alan bir hukuk dalıdır. Türk Hukuk sistemi içinde yasal olmayan evliliklerle ilgili bir açıklama, madde veya kural yoktur. Fakat yasal olmayan evliliklerden, bu ilişkilerden doğan çocuklar Aile Hukuku’ na göre eşit haklara sahiptir. Yani evlilik içi veya dışı doğan her çocuk eşit haklara sahiptir.
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu Türk Ceza Kanunu madde 233 de “Aile Düzenine Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir. Ailenin maddi ve manevi varlığını sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi amacıyla bu suç düzenlenmiştir.
Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali başlıklı 233. maddesine göre;
(1) Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Velayet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadi sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan ana veya baba, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
TCK MADDE 233’ÜN GEREKÇESİ
Maddenin birinci fıkrasında, aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşması için terk olgusunun gerçekleşmemesi gerekir. Aksi takdirde, terk suçu oluşur.
Aile hukukundan kaynaklanan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün kapsamını, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlemek gerekir.
Bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, şikâyete tabi tutulmuştur.
Maddenin ikinci fıkrasında ise, evli olsun veya olmasın gebe olan eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış kadını çaresiz durumda terk eden yani ona her türlü yardımı yapmaksızın ortada bırakan kişi cezalandırılmaktadır.
Üçüncü fıkra, doktrinde manevî terk olarak tanımlanan ailenin terki suçunu cezalandırmaktadır. Suç, itiyadî sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma ya da onur kırıcı yaşayış tarzı nedeni ile özen noksanı veya kusurundan dolayı çocukların ahlâk, güvenlik ve sağlıklarının ağır şekilde tehlikeyle karşı karşıya kalmasına neden olmaktır.
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun Türk Ceza Kanunu madde 233/1‘deki hali uzlaşmaya tabidir. Diğer fıkralar uzlaşmaya tabi değildir. UZLAŞMA; suç isnadı altındaki şahıs ile suçun mağduru olan şahsın bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır.
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunun sadece TCK m.233/1 fıkrasındaki hali şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Diğer fıkralar şikayete tabi olmadığından savcılık tarafından re’ sen soruşturulmalıdır. Şikayetten vazgeçme, ceza davasının düşmesi sonucunu doğurur.
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu yargılamalarında olağan dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise ceza davası düşer.
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçuna ilişkin yargılamaya bakmakla görevli mahkeme suçun işlendiği yerde bulunan Asliye Ceza Mahkemesidir. Örneğin, bu suçun Adana ilinde işlenmesi halinde, davaya bakmakla görevli mahkeme Adana Asliye Ceza Mahkemesi’ dir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesinin, 2013/17388E., 2015/32944K., 02.07.2015 Tarihli Kararında; Eşin ortak konuta ilişkin aboneliklerini iptal ettirmesinin suç olduğunu belirtmiştir.
Yine Yargıtay Kararlarına baktığımızda: Yeterli maddi olanağı bulunmayan hamile eşini veya birlikte yaşadığı kadını bırakıp gitmenin yanı sıra; maddi olanağı bulunmasına karşın, failin işlediği terk sebebiyle şahsi, ailevi veya psikolojik bakımdan zor duruma düşecek olan eşin veya birlikte yaşanan kadının ortada bırakılıp gidilmesi halinde de bu suçun oluşacağı belirtilmiştir.
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu nedeniyle TCK madde 233/1 fıkrası gereği hükmedilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilemez. Çünkü, adli para cezası bu fıkralarda seçenek yaptırım olarak düzenlendiğinden mahkemenin seçenek yaptırımlardan hapis cezasını seçtikten sonra, bu cezayı adli para cezasına çevirmesi hukuken mümkün değildir. TCK m.233/2-3 fıkraları gereği aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilir.