Tek kat mimarisi
Bu senenin gözdesi diyebileceğim bir yapılaşma. Tek katlı müstakil yapılar. Yeşil alanların ortasında, zemine paralel bir yapı silüeti, büyük pencere açıklıkları ve ihtişamlı saçaklar. Son dönemlerde dünyada da ülkemizde de şahit olduğumuz doğal afetlerin sonrasında çok daha fazla güven hissi yaratan bu yapılar çoğunluğun tercihi oluyor. Estetik olarak da mimarinin doğayla olan eşliğine önem veren kitleler, modern mimarinin bu yapılarla tadına varıyorlar. Son dönemlerde popülarite kazanmış bu yapılar mimarlık tarihinde çok güçlü rol oynarlar. Doğaya kalıcı hasar vermemeyi amaç edinmiş bazı mimar ekoller, tek katlı binaları ayaklar üzerine yerleştirip yapının altındaki yeşil alanı da yaşatmayı amaçladıkları mekanlar yaratmıştır. Bu kaygı henüz Türkiye piyasalarında kendine yer bulamasa da çok uzak olmadığı öngörüsündeyim.
Tek kat yapıların kullanıcısına yaşattığı bazı keyiflerden bahsetmek istiyorum. Öncelikle en büyük güzelliklerden birisi tavan yüksekliği konusunda biraz daha özgür olabilmek. Tasarımı kökünden etkileyecek olan bu özgürlük, mekanda ciddi bir doğal ışık artışını ve tasarıma elverişliliği sağlıyor. Ara kat olmaması, bulunduğu belediyenin belirlediği maksimum tavan yüksekliğini rahatça kullanılabilir kılıyor. Mekana etkisi yadsınamaz elemanlardan olan aydınlatma elemanları dilenen büyüklükte ve yayılımda kullanılabiliyor. Doğru yerleştirilmiş mekanlar minimum sirkülasyon hattı ile maksimum mekan erişimini elde etmemizi sağlıyor. Sürdürülebilirlik açısından belki de yapının en belirgin faydası, merdivensiz yaşam alanları. Her birey potansiyel engelli adayı olduğu için olası sağlık problemleri ve yaşlılık dönemleri açısından merdiven günlük hayatta erişilebilirliğe engel olabiliyor. Elbette çok katlı yapılarda evrensel tasarım ilkeleri ile bu konuyu çözümlemek uzak gözüken basit bir hamle de olsa, müteahhitlerin eline bırakılmış bu sektörde ne yazık ki bunları göremiyoruz. Uzun ömürlü mülk sahibi olmayı planlayan aileler için tüm olası riskleri böylece ortadan kaldırıyor tek katlı yapılar.
Tek katlı yapıların tercih sebeplerinden bir tanesi de minimalist yaşam seçimi olarak ele alabiliriz. Kullanıcıların bir kısmı tek katlı yapıları mevsimlik kullandıkları evleri olarak tercih edebiliyorlar. Günlük hayatlarını, kış sezonunu geçirdikleri bir curcunanın hakim olduğu kalabalık evlerinden kaçış yolu olarak daha sade ve mütevazı bir hayatı arzuluyorlar. Tabi ki minimalizm mimarlık bağlamında çok farklı manaları temsil etse de, yaşam biçimi olarak yetinmeyi öğretmeyi de amaçlıyor. Doğaya minimum zararı, minimum israfı odağına alıyor. Az eşya, az kıyafet, az arkadaş, az söz, az yemek gibi arındırıcı bir yaklaşım sunuyor. Bu sadelik anlayışı mekanlardaki ölü alanları, gereksiz odaları da devreden çıkartıyor. Azın yeterli olduğu bu algı geçmişten günümüze yapıları da etkisi altına alıyor. Tek kat mimarisi, az duvarlar ile doğayla iç içe bir yaşam alanı yaratarak tam da az olanın çok olduğu bir mekan sunuyor bizlere.
Tek katlı yapılar yalnızca modernist anlayışa paralel olmayabilirler. Mimari bana göre kişisel bir alanda kişisel bir eser olarak üretiliyorsa kullanıcının zevkini ve karakterini yansıtmalıdır. Dolayısıyla her zevkten kullanıcıya uyarlanabilir. Eğer toplu bir site, şehrin silüetini etkileyecek bir yapı, simgesel bir lokasyon gibi üzerine sorumluluklar yüklenmiş bir durumda değil ise bulunduğu coğrafya ve kültüre saygı duymak suretiyle her tasarım kabul edilebilir.
Tek katlı yapıların turizme katkıları ise yadsınamaz, belki de hepimizin en çok karşısına çıktığı alan ise tiny houselar veya bungalovlar. Gerek popüler kültürün reklam gücü gerek ülke ekonomisinin bazı getirileri yüzünden inanılmaz bir ivmeyle artış yaşıyorlar. Üretim kolaylığı ise bu yapıların en büyük avantajı. Yurtdışında konteyner yapılar uzun yıllardır ekonomik mimari açısından varlığını sürdürüyordu ancak ülkemizde ne yazık ki ekonomik denecek noktalarda değildi. Üçgen silüetli ahşap bungalovlar, tekerlekli tiny houselar ise bu açığı giderme noktasında oldukça başarılı gözüküyorlar. İmarsız arazilerin değerlendirilmesi gibi pek çok başka fayda da sağlayan bu yapılar aslında insanları gösterişsiz güzellikle buluşturmanın öncüsü oldular. Geçtiğimiz yıllarda gösterişli otellerde açlık yarışı misali rezervasyon için yarışan kullanıcılar son yıllarda, 20-40 metrekarelik bu mütevazı mekanlar için yarışır oldular. Elbette ki mimarinin güzelliğine büyük destek olan pazarlama başarısı göz ardı edilemez.
Kentlerin, özel sektörün, sosyal medyanın bizi yönlendirdiği maksimalist hayat düzenine bir başkaldırı gibi ayakta duran tek katlı yapılar bizi sadeleşmeye davet ediyor. Bünyesinde birçok fayda barındıran bu mimari eserler Türkiye’de de yeni yapılaşmanın gözbebeği oldular. Temennim hepimizin kaliteli mekan tasarımlarına ulaşabilir olduğu bir hayat düzenidir. Sağlıkla kalın.