• Sepetinizde ürün bulunmuyor.

Sigorta sektörü faiz dalgalanmalarında daha esnek ve sürdürülebilir çözümlere yöneliyor

Hayat ve emeklilik ürünlerindeki uzun vadeli taahhütlerin, faizlerden  en çok etkilenen alanlardan biri  olduğuna dikkat çeken IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “Faiz dalgalanmaları, risk yönetimini daha dinamik hale getiriyor. Şirketler artık sadece klasik senaryolara değil, farklı faiz seviyelerine göre çoklu senaryo analizleri yapıyor. Bu da özellikle varlık–yükümlülük yönetiminde daha esnek portföy yapıları ve kısa vadeli yeniden fiyatlama stratejilerini gündeme getiriyor. Faiz dalgalanmalarına karşı daha esnek ve sürdürülebilir çözümler geliştiriliyor” dedi.

 

Enflasyonla mücadele kapsamında sürdürülen çalışmalar, faiz oranlarında dalgalanmalara sebep olurken, pek çok sektör de bu inişli çıkışlı süreçte farklı önlemler almayı sürdürüyor. Faiz oranlarında son dönemde yaşanan dalgalanmaların sigorta sektörüne etkisini değerlendiren IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği CEO’su Murat Çiftçi, “ Faiz dalgalanmaları, risk yönetimini daha dinamik hale getiriyor. Şirketler artık sadece klasik senaryolara değil, farklı faiz seviyelerine göre çoklu senaryo analizleri yapıyor. Bu da özellikle varlık–yükümlülük yönetiminde daha esnek portföy yapıları ve kısa vadeli yeniden fiyatlama stratejilerini gündeme getiriyor. Ayrıca faiz riskini dengelemek için faiz oranı swap’ları, belirli bir faiz oranının üzerine çıkmasını (cap) veya altına düşmesini (floor) sınırlayan koruma mekanizmaları sunan cap/floor anlaşmaları gibi türev ürünler de daha aktif kullanılmaya başlandı. Yani risk yönetimi artık sadece pasif korunma değil, aynı zamanda finansal araçlarla proaktif dengeleme üzerine kurulu” dedi.

 

Dalgalanmalar doğrudan kârlılık ve sermaye yapısını etkiliyor

 

Murat Çiftçi, faiz oranlarındaki değişimin, sigorta şirketleri için adeta pusulayı yeniden ayarlamak anlamına geldiğini dile getirerek, “Yatırım portföylerinin önemli kısmı sabit getirili enstrümanlardan oluştuğu için, dalgalanmalar doğrudan kârlılık ve sermaye yapısını etkiliyor. Faizlerin yükseldiği dönemlerde şirketler daha güvenli ve yüksek getirili enstrümanlara yönelirken, düşük faiz dönemlerinde alternatif varlıklara ve uzun vadeli yatırımlara daha fazla ilgi gösteriyorlar. Düşük faiz ortamında şirketler, kârlılığı koruyabilmek için daha çok ürün çeşitlendirmesi ve operasyonel verimlilik odaklı adımlar atıyor. Alternatif yatırımlar, özel sermaye ve altyapı projelerine yönelim artıyor. Aynı zamanda maliyet kontrolü, dijitalleşme ve süreç otomasyonu gibi alanlarda yapılan yatırımlar kârlılığı destekliyor” diye konuştu.

 

Faiz birleşme ve satın alma hareketliliğinin de nedeni

 

Hayat sigortası ürünlerinde fiyatlamanın doğrudan uzun vadeli faiz beklentilerine bağlı olduğunu ve faizlerin yükselmesi ile birlikte şirketlerin taahhüt ettiği garantili getirilerle ürün fiyatlarını daha sürdürülebilir kılabildiğini belirten Murat Çiftçi, ancak bu süreçte müşterilerin ürün tercihlerinin de değişebildiğini; daha kısa vadeli ve esnek ürünlere yönelimin artabildiğini ifade etti. Murat Çiftçi, sigorta şirketlerinin rezerv yönetimi ile faiz dalgalanmaları arasındaki ilişki konusunda da şunları söyledi: “Rezervler, faiz oranlarıyla birlikte değer kazanan veya kaybeden varlıklarla yakından bağlantılı. Faiz artışları rezervleri güçlendirirken, faiz düşüşleri uzun vadeli yükümlülüklerin daha maliyetli hale gelmesine yol açabiliyor. Bu nedenle şirketler stres testleri ve senaryo analizleriyle rezerv politikalarını sürekli güncelliyor. Aynı zamanda faiz oranlarının yüksek olduğu dönemlerde borçlanma maliyetleri arttığı için birleşme ve satın alma iştahı da nispeten sınırlanabiliyor. Ancak faizlerin dengelenmesi ve öngörülebilir hale gelmesi, şirketler için büyüme ve konsolidasyon fırsatlarını artırıyor. 2025’te küresel birleşme ve satın alma hareketliliğinin yeniden artmasında bu dengelemenin önemli etkisi olduğunu söyleyebiliriz.”

 

Hayat ve emeklilik dalgalanmadan en çok etkilenen alanlardan biri

Murat Çiftçi, “Hayat ve emeklilik ürünlerinde uzun vadeli taahhütler en çok etkilenen alanlardan biri. Faiz dalgalanmaları, bu ürünlerin maliyetlerini ve şirketlerin kâr marjlarını doğrudan etkiliyor. Şirketler, ürün tasarımlarını daha esnek hale getirerek bu riski yönetmeye çalışıyor. Türkiye’de sigorta şirketleri, faiz oynaklığına karşı daha esnek portföy yönetimi, döviz bazlı yatırımlar ve düzenleyici kurumların getirdiği risk yönetimi araçları ile pozisyonlarını koruyor. Ayrıca, şirketler daha sık raporlama ve senaryo analizi yaparak kısa vadeli dalgalanmaların uzun vadeli etkilerini minimize etmeye çalışıyor” dedi.

 

Daha akıllı ve odaklı projelere yönelim artıyor 

 

“Faizlerin düşmesi reasürörlerin yatırım gelirlerini sınırladığı için, reasürans maliyetleri yükselme eğilimi gösterebilir” diyen Murat Çiftçi, bunun da sigorta şirketlerinin hasar transfer maliyetlerini artırdığını, 2025 yılında küresel reasürans piyasasındaki prim ayarlamalarının bu mekanizmanın somut bir örneği olduğunu ifade etti. Murat Çiftçi,   “Dalgalı dönemlerde şirketler önceliği temel sermaye korumasına verse de, dijitalleşme yatırımlarından kolay kolay vazgeçilmiyor. Çünkü dijitalleşme hem verimlilik sağlıyor hem de uzun vadede maliyetleri düşürüyor. Dolayısıyla, faiz oynaklığı bu yatırımları yavaşlatsa da durdurmuyor; tam tersine, daha akıllı ve odaklı projelere yönelimi artırıyor” şeklinde konuştu.

 

 

“IBS olarak önceliğimiz, portföyü dengeli ve dayanıklı tutmak. Bu nedenle faiz duyarlılığı yüksek varlıklarda hedge mekanizmaları ve faiz swap’ları gibi finansal koruma araçları devreye alıyoruz” diyen Murat Çiftçi, çeşitlendirilmiş yatırım araçları ve düzenli stres testleriyle IBS’in portföyünü güçlendirdiğini, müşterilere sundukları ürünlerde de faiz değişimlerine duyarlı yapılar yerine daha esnek, sürdürülebilir çözümler geliştirmeye özen gösterdiklerini ifade etti.

 

Beklenti daha dengeli ve öngörülebilir bir süreç olacağı yönünde 

 

Murat Çiftçi, faizlerle ilgili sigorta sektörünün beklentisi ve öngörüsü konusunda da şunları söyledi: “Genel beklenti, 2025–2026 döneminde faizlerin daha dengeli ve öngörülebilir bir patikaya oturması yönünde. Dalgalanmaların azalması, hem rezerv yönetiminde hem de yatırım planlamasında sigorta şirketlerine nefes aldıracak. Bununla birlikte, sektör temsilcileri faizlerin orta vadede tek başına kârlılığı garanti etmeyeceğini; verimlilik, dijitalleşme ve müşteri odaklı ürün tasarımıyla desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.”