Ceza Hukukunda Haksız Tahrik
Mağdurun haksız bir fiili sonucunda hiddet ya da şiddetli elem duyması nedeniyle failin bu psikoloji içinde hareket ederek mağdura karşı suç işlemesi halinde failin iradesi ve ceza hukuku sorumluluğu bakımından kusurluluğunun etkilenmesi nedeniyle verilen cezada indirim yapılması düzenlenmektedir. Haksız tahrik düzenlemesiyle birlikte haksız fiile maruz kalınmaksızın kendi iradesi ile sakin şekilde suç işleyen kişiyle maruz kalmış olduğu haksız eylemin iradesi ile birlikte oluşturmuş olduğu anlık baskı nedeniyle suçu işleyen kişiyle aynı ceza verilmek istenmemektedir.
Haksız tahrik hükümlerine bakıldığında, uygulamada mahkemelerce sıklıkla uygulanmaktadır. Kimi zaman haksız tahrik uygulamasının sonucunda faiilerin az ceza alması basınca eleştirilmektedir. Cezalarda indirim yapılmasını sağlamak amacıyla sanıklarca sık sık haksız tahrik savunnmasına başvurulur, gerçekte olmayan olayların kurgu sonucu suçun haksız tahrik altında işlendiği ileri sürülür. Bu sebeple haksız tahrik kurumunun bu gibi hallerde kötüye kullanılmasının önlenmesi gerekir.
Esasen haksız tahrik hukuka uygunluk nedeni olarak değerlendirilemez. Fakat failin kusur yeteneğini azaltan ve bunun yanı sıra cezanın indirilmesini gerekli kılan şahsi nedendir. Kanun koyucu, haksız tahrik halinde hakime geniş takdir yetkisi tanımış olup, indirim nedeni sayılmaktadır. Fail tarafından haksız tahrik altında birden fazla suç işlemesi halinde haksız tahrik her suç açısından ayrı ayrı uygulama bulur. Fakat suçun mağdurunun birden fazla hareketiyle failin tahrik edilmesi halinde haksız hareket nedeniyle haksız tahrik indirimi uygulanmaz, haksız tahrik indirimi uygulanması söz konusu değildir.
Haksız tahrike ilişkin yasal düzenlemede herhangi bir suç ayrımı yapılmaması nedeniyle bütün suçlar için uygulanmalıdır. Fakat Yargıtay’ın belli suç tiplerinin özelliği gereğince haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, bu sebeple bu suçlara ilişkin haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığına yönelik kararları bulunmaktadır. Bu kararlara göre yağma, cinsel suçlar, 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçları, panik ve korku yaratacak biçimde ateş edilmesi, rüşvet, irtikap ve hırsızlık gibi suçlar açısından haksız tahrik hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır. Yargıtay tarafından yapılan bu değerlendirmeye karşı çıkan görüşler de bulunmaktadır.
Haksız tahrikten bahsedebilmek için ilk olarak tahrike sebebiyet veren bir fiilin olması gerekir. Söz konusu haksız eylemin objektif şekilde gerçekleştirilmesi yeterlidir. Eylemin muhakkak failin huzunda gerçekleşmesi gerekmez. Failin olmadığı bir yerde eşine hakaret edilmesi ya da taciz edilmesi ya da çocuğunun darp edilmesi ardından karşı eylemde bulunması halinde haksız tahrikten yararlanır. Failin eşyalarına zarar verilmesi halinde karşı eylemde bulunması da bu kapsamda değerlendirilir. Haksız tahrikin hangi eylemler sonucunda oluştuğuna ilişkin açıkça düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle haksız olması şartıyla her eylem, haksız tahrike neden olması mümkündür. Eylemin icrai ya da ihmali hareketle gerçekleştirileceği gibi kasıtlı ya da taksirli hareketin sonucunda da olması mümkündür.
Haksız tahrikten bahsedilebilmesi için gerçekleştirilen eylemin haksız olması gerekir. Faile yönelik gerçekleşen eylemin haksızlık unsuru oluşturup oluşturmadığı, hakimin takdir yetkisine göre belirlenecektir. Hakkın kötüye kullanılmasını oluşturmayan hakkın kullanılması halinde mağdurun hareketi, failde şiddetli veya hiddet elem meydana getirse bile haksız tahrik hükümleri uygulanmaz. Çünkü eylem, hukukun izin verdiği sınırlar içindedir. Polis memuru tarafından ceza yazılması halinde o kimse hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanabileceği söylenemez. Bunun yanı sıra kadının kocasına boşanma davası açması ile kocasının bu duruma sinirlenerek eşine şiddet uygulaması halinde haksız tahrik hükümlerinden uygulanamaz. Haksız eylemi gerçekleştiren ilk hareketi yapan kimsenin karşısında benzer biçimde tepki vermesi halinde haksız tahrik altında olduğundan bahsedilemez. Fakat kendisinin haksız eylemine karşın sergilenen haksız eylemin orantısız biçimde aşırı olması halinde bu halde bu kimsenin ilk haksız eylemi gerçekleştiren de olsa haksız tahrikten yararlanılması mümkündür